Editörlük meslek mi ?

Koray

New member
Editörlük Meslek mi? Bilimsel Bir Mercekle Bakış

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle hepimizin bir şekilde hayatına dokunan bir konuyu konuşmak istiyorum: Editörlük gerçekten bir meslek mi? Bu soruya bilimsel bir merakla yaklaşmak istedim çünkü hem akademik literatürde hem de günlük hayatta bu tartışma sıkça karşımıza çıkıyor. Gelin, verilerden yola çıkarak ama herkesin anlayabileceği bir dille birlikte düşünelim.

Meslek Tanımı ve Editörlüğün Yeri

Önce temel bir noktayı açalım: Sosyoloji ve ekonomi literatüründe “meslek” kavramı belirli bir eğitim, uzmanlık, toplumsal kabul ve işlev gerektirir. Doktorluk, öğretmenlik ya da mühendislik gibi alanlar bu tanıma oturur.

Peki editörlük?

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) meslek sınıflandırmasında editörlük, bilgi ve iletişim meslekleri içinde tanımlanır. Yani “resmi” olarak meslek kabul edilir. Ancak bu, pratiğin her ülkede aynı değeri gördüğü anlamına gelmez. Bazı toplumlarda editörlük bağımsız bir profesyonel alan sayılırken, bazılarında “ek iş” gibi algılanır.

Veri Odaklı Analitik Yaklaşım

Burada sahneye erkeklerin analitik ve veri odaklı yaklaşımı giriyor. Araştırmalara göre yayıncılık sektöründe editörlerin %68’i tam zamanlı çalışan profesyonellerdir. Yani çoğunluk editörlüğü meslek olarak icra ediyor.

Amerika’da yapılan bir araştırmada (Bureau of Labor Statistics, 2022), editörlerin yıllık ortalama maaşının 63.000 dolar olduğu, yani ekonomik açıdan da “meslek” niteliğini taşıdığı görülüyor. Türkiye’de net veriler daha sınırlı olsa da, sektörde çalışan editörlerin büyük kısmı sigortalı, sürekli çalışan kişiler. Bu da işin mesleki çerçevesini güçlendiriyor.

Ancak analitik bakış açısı şunu da gösteriyor: Editörlük tek tip bir meslek değil. Yayın editörü, dergi editörü, içerik editörü, bilimsel makale editörü, dijital medya editörü… Her biri farklı beceri, farklı uzmanlık istiyor. Yani editörlük, kendi içinde dallanmış bir meslekler kümesi gibi.

Sosyal Etkiler ve Empatik Yaklaşım

Kadınların daha çok öne çıkardığı bakış açısına gelirsek: Editörlük sadece teknik bir iş değil, aynı zamanda toplumsal etkisi olan bir rol. Çünkü editör, bilginin nasıl sunulacağını, kimin sesinin duyulacağını, hangi dilin kullanılacağını belirliyor.

Bir kadın editörün sözleri araştırmada şöyle yer almıştı:

“Ben sadece yazıyı düzeltmiyorum, bir yazarın sesini okura taşıyorum. Onun duygusunu, emeğini koruyorum.”

Bu açıdan bakıldığında editörlük, empatiye dayalı, toplulukları şekillendiren bir meslek. Bir gazete manşetinin toplumu harekete geçirmesi, bir romanın editör dokunuşuyla daha anlaşılır hale gelmesi ya da bir bilimsel makalenin editör sayesinde uluslararası alanda kabul görmesi, sosyal etkilerin en net örnekleri.

Bilimsel Bulgular Işığında

Psikoloji literatüründe mesleklerin tanımı yapılırken üç kritere bakılır:

1. Uzmanlık bilgi birikimi

2. Sürekli öğrenme gerekliliği

3. Toplumsal fayda

Editörlük bu üç kriterin tamamını karşılıyor.

- Uzmanlık: Dil bilgisi, anlatım, yayın standartları.

- Sürekli öğrenme: Dijitalleşen dünyada editörlerin yapay zekâ, SEO, dijital içerik yönetimi gibi alanları takip etmesi.

- Toplumsal fayda: Bilginin doğru, anlaşılır ve güvenilir sunulması.

Dolayısıyla bilimsel açıdan da editörlük meslek kategorisine giriyor.

İnsan Hikâyeleriyle Editörlük

Bir hikâye paylaşayım: Cem, kırk yaşlarında bir adam. Matematik kökenli, analitik düşünce yapısıyla teknik metinler üzerinde uzmanlaşmış bir editör. Onun için editörlük tamamen veri, mantık ve kesinlik işiydi. Bir cümledeki mantık hatasını bulmak, denklemi çözmek gibiydi.

Aynı yayınevinde çalışan Elif ise genç bir kadın. O ise gelen her metinde “yazarın kalbi”ni görmeye çalışıyordu. Bir keresinde, bir roman taslağında duygusal bir sahnenin gereksiz yere kesildiğini fark edip yazarıyla uzun uzun konuşmuş, sonunda sahneyi kurtarmıştı. Yazar, kitabın en çok sevilen bölümünün bu sahne olduğunu söylemişti.

İşte editörlük böyle bir denge: Bir yanda veri ve analiz, diğer yanda empati ve sosyal etki.

Geleceğe Bakış

Dijitalleşme çağında “editörlük meslek mi?” sorusu daha da önem kazanıyor. Yapay zekâ içerik üretebiliyor, otomatik düzeltmeler yapabiliyor. Ama bilim insanları şunu vurguluyor: Editörlüğün özünde insan dokunuşu var. Empati, sezgi ve toplumsal bağ kurma becerisi, henüz hiçbir yapay zekânın tam olarak taklit edemediği şeyler.

Bu yüzden gelecek, editörlüğün meslek olma özelliğini daha da güçlendirecek gibi görünüyor. Çünkü insanlar, bilgiyi insani bir filtreden geçirmek istiyor.

Forumdaşlara Sorular

Sevgili dostlar, şimdi sözü size bırakıyorum.

- Sizce editörlüğün “meslek” kabul edilmesinin en önemli ölçütü nedir: Eğitim mi, toplumsal fayda mı, ekonomik değer mi?

- Erkeklerin analitik bakışı ve kadınların empatik yaklaşımı sizce bu alanda nasıl dengelenmeli?

- Dijitalleşen dünyada editörlük sizce daha mı önemli hale geliyor, yoksa yapay zekâ ile birlikte önemi azalıyor mu?

Hadi gelin, bu tartışmayı birlikte büyütelim. Çünkü belki de bu forumun kendisi bile “editörlüğün değerini” canlı bir şekilde kanıtlıyor.

---

Kelime sayısı: ~860