Egzersizin anlamı ne ?

Koray

New member
Egzersizin Anlamı: Kas mı, Kaçış mı, Yoksa Kadere Meydan Okuma mı?

Selam dostlar,

Bugün spor salonuna gitmemle hayatımın sorgulama perdesi aralandı.

Hani bazı günler olur ya, aynaya bakar ve “ben ne yapıyorum burada?” dersiniz — işte o an. Elimde su şişesi, yüzümde “birazdan öleceğim ama gülüyorum” ifadesiyle koşu bandında ter dökerken, kafamda tek bir soru yankılandı: Egzersizin anlamı ne?

İşte bu yazı o sorunun terli, kas ağrılı, bol kahkahalı bir hikâyesidir.

Hazırsanız, birlikte kas ağrısının felsefesine, dambılın dramına ve protein tozunun şiirselliğine dalalım.

---

Bir Erkek, Bir Plan, Bir Kas: Çözüm Odaklılık Sahneye Çıkıyor

Forumdaşlar, itiraf ediyorum… Biz erkekler egzersize romantik değil, stratejik bakıyoruz.

Mesela Ahmet var, ofisten arkadaşım. Onun egzersiz motivasyonu şöyle:

> “Kardeşim, üç ayda baklavaları çıkarırsam yaz tatilinde stratejik üstünlük bende olur.”

Ahmet için spor, adeta bir askeri operasyon.

Sabah alarmı 06:00’da çalıyor, “Operasyon Göbek Yağı” başlıyor.

Protein tozunu içiyor, sanki NASA roketi yakıtla doluyor.

Kas gruplarını haftaya göre planlamış; biceps günü, triceps günü, hatta “ayna karşısında kendini takdir etme günü” bile var!

Egzersizin anlamı onun için belli: Sonuç.

Bir hedef, bir plan, bir zafer.

Ama itiraf etmek lazım… Bazen o kadar planlı ki, kas yapmaktan çok Excel tablosu dolduruyor gibi görünüyor.

---

Bir Kadın, Bir Ritim, Bir Empati: Sporun Duygusal Boyutu

Sonra Zeynep giriyor sahneye — spor salonunun terapisti gibi.

Onun için egzersiz, duygusal bir buluşma.

> “Ben bugün ruhumu açmak için yoga yaptım.”

> “Bisiklet sürerken içimdeki küçük kız özgürleşti.”

Zeynep koşu bandında koşmuyor, adeta kendini keşfe çıkıyor.

O ter damlaları, onun için “duyguların fiziksel hali.”

Squat yaparken ağrıyı hissetmiyor, geçmişle yüzleşiyor!

Ve en komiği: bir kadın spor yaparken genelde bir “komünite” oluşturuyor.

“Benimle egzersiz challenge’ına katılın kızlaaaar!”

Sonra WhatsApp grubunda şu mesaj:

> “Bugün yapamadım ama kalbimle destekledim.”

İşte o kalp desteğiyle bile 500 kalori yakılır gibi bir umut yayılıyor ortama.

---

Ben Ortada Bir Yerdeyim: Kaslarım Ağrıyor, Ruhum Şaşkın

Benim gibi arada kalmışlar için egzersiz, bir tür “kimlik krizi.”

Bir yanda Ahmet’in kas planı, öte yanda Zeynep’in duygusal detoksu.

Ben ise ortada, squat yaparken “neden ben?” diyorum.

Egzersiz bana göre biraz modern zaman meditasyonu.

Ama meditasyon gibi sakin değil; daha çok “ölmeden nasıl iç huzuru bulurum?” tarzında.

Koşarken iç sesim şöyle:

> “Dayan… üç dakika kaldı…”

> “Neden bu kadar yavaş geçiyor bu üç dakika?”

> “Yoksa koşu bandı bana kin mi güdüyor?”

Ve o anda fark ediyorum… Egzersiz sadece bedensel değil, ruhsal bir mücadele.

İrade kasınla vicdan kasın çarpışıyor.

---

Bir Dambıl, Bin Anlam: Kas Ağrısının Felsefesi

Şimdi dürüst olalım forumdaşlar, egzersizin anlamı biraz da acıya anlam yüklemek.

O bacak kası yanarken, içimizden şu cümle geçiyor:

> “Bu acı boşuna olamaz!”

Tıpkı kötü bir ilişki sonrası “en azından ders aldım” demek gibi,

egzersiz sonrası da “en azından kalçam sıkılaştı” diyoruz.

Ama işin en ironik kısmı şu:

Ne kadar düzenli spor yaparsak yapalım, vücudun en çok gelişen bölgesi hep özrümüz oluyor.

> “Bugün gitmedim ama yarın kesin başlıyorum.”

> “Bir hafta ara verdim ama kas hafızası var ya!”

Evet, kas hafızası var ama bizimki bazen Alzheimer gibi davranıyor.

---

Spor Salonu: Sosyal Deney Alanı

Spor salonu sadece egzersiz değil, insan davranışlarını gözlemleme laboratuvarı.

Bir köşede selfie çeken influencer adayları, diğer tarafta birbirine “kaç set kaldı kardeşim?” diye soran rekabetçi erkekler.

Ve köşede meditasyon yapan Zeynep:

> “Kas ağrısı, kalbin uyanışıdır.”

Ahmet cevap veriyor:

> “Kalp falan değil, bacak bu, yanıyor!”

İşte o an, iki cinsiyetin spora bakışı arasındaki evrensel fark kristalleşiyor:

Erkekler ölçer, kadınlar hisseder.

Erkek için spor hedef, kadın için hikâye.

Ama kabul edelim, her ikisi de haklı.

Çünkü egzersiz aslında tam da bu iki bakışın birleşiminden doğuyor:

Hedefle hissin, planla sezginin, kasla kalbin buluştuğu yer.

---

Sporun Gizli Anlamı: Kaçış, Kabul ve Kahkaha

Bence egzersizin asıl anlamı, insanın kendi sınırlarını denemesi değil,

kendi bahanelerinden kaçması.

Bir saat boyunca sadece nefesini, adımını, kalp atışını dinlemek,

modern dünyanın gürültüsüne kısa bir mola vermek demek.

Ve evet, bazen sadece “pizza yerken vicdan azabı çekmemek” için spor yapıyoruz.

Ama ne fark eder ki?

Sonuçta hepimiz aynı koşu bandındayız, sadece hızımız farklı.

---

Forumdaşlara Soruyorum: Sizin Egzersiz Tanımınız Ne?

Kimimiz için kas yapmak, kimimiz için ruhsal detoks, kimimiz için sadece “pantolon fermuarı kapanabilsin” mücadelesi…

Ama sonuçta hepimiz o dambılı kaldırırken bir anlam arıyoruz.

Benim için egzersiz, hem ciddiyetle dalga geçmenin hem de hayatla pazarlık etmenin bir yolu.

Bir gün pes ediyorum, ertesi gün yeniden başlıyorum.

Belki anlamı da bu: yarım kalmayı kabul edip yine de devam etmek.

Peki siz ne düşünüyorsunuz dostlar?

Spor sizin için savaş mı, terapi mi, yoksa kahkahayla karışık bir hayatta kalma sanatı mı?

Yorumlarınızı bekliyorum — çünkü bu kas ağrısını paylaşınca daha az acıtıyor! 💪😄