Anasayfa / Ekonomi Haberleri / Paranın icadından önce ne vardı ?

Paranın icadından önce ne vardı ?

Paradan Önce Ne Vardı?

Paranın icat edilmesinden önce geçerli ticaret yöntemi takas yöntemiydi. İnsanlığın var olması ile birlikte takas sisteminin de başladığı bilim adamları tarafından öngörülmektedir. Lidyalıların yıllar sonra icadına kadar geçen zamanda hep takas yöntemi ile küçük ve büyük ticaretler gerçekleşmiştir. Bu ticarette üretim karşılığı mal takası veya hizmet karşılığı belli bir malzeme alımı esastı. Takas ve ticaretin tam olarak ne zaman ortaya çıktığı sorusu ise bugün hâlâ bir tartışma konusu. Mevcut bilgilerimize göre, uzak mesafeden mal teminatının, en azından Üst Paleolitik dönemden beri var olduğu bir gerçek. Zira insan, Üst Paleolitik dönemden itibaren deniz kabuğu veya çakmaktaşı gibi hammaddelere ulaşmak için uzak mesafeler aşması gerektiğini öğrenmişti. Üst Paleolitik dönemi takiben Epi-Paleolitik Çağ’da ise (G.Ö. 20 binyıl) yaşamsal devamlılığını sağlayabilmek için takasın önemini iyice kavradı.

Neolitik devrim ile birlikte insan, 2,5 milyon yıldan beri süregelen avcı-toplayıcı gelenekleri terk etmeye başlamış ve insanlık tarihinin belki de en önemli olayı olan “besin üretimi”ni gerçekleştirmişti (Childe 2010: 79). Üretime dayalı bu yeni ekonomik model zamanla “ticaret” kavramının gelişimini de tetikleyecek ve bu gelişim bir süre sonra ticaret yollarının doğmasını sağlayacaktı.
Ticaret yolarının ağır ağır belirmeye başlaması, paranın varlığını da zorunlu kıldı. Temel ihtiyaçları giderme gayesiyle geliştirilmiş olan eski takas sistemi; kâr etme mantığı üstüne kurulu yeni ticari sistemlere doğru evrimleşiyordu. İnsan artık yaşamı için gerekli olan maddelerin değiş-tokuşunu, yalnızca hayatta kalma amacıyla yapmaz olmuş, bu iş sırasında ayrıca cebini doldurmayı, yani “kar etmeyi” de öğrenmişti.

Bu nedenle takas sisteminde buğday, arpa veya hayvan değişimi yapmak yerine; daha değerli görülen maddelerin takası yapılmaya başlandı. Özellikle Maden Çağlarını takiben ticarette temel değişim aracı olarak bakır, bronz, gümüş ve demir gibi metallerin kullanımı tercih edildi. Ticari faaliyetlerde altın, lapis ve yeşim taşı gibi kıymetli ve az bulunan maddelerin kullanımı ise ticarete yeni bir boyut kazandırdı. Sikke darbından önce, ticari faaliyetler amacıyla kullanılan tüm bu materyallere biz “para” diyoruz. Söz konusu ticari faaliyetler, ayrıca çok önemli başka bir sistemin daha doğuşuna kaynaklık etti; bugün bu satırlara göz gezdirmenizi sağlayan yazının icadına (Besserat, 1992: 1-4).

Paranın sikkeye dönüşmesini görmek için ise uzunca bir süre beklememiz gerekti. İnsan, ancak milattan önce birinci bin yılın başlarında ticari faaliyetlerde sikkeyi kullanmaya başladı. Bu açıdan para ve sikkenin ayrımına varmak önemlidir. Para ticari ilişkilerde kullanılan her türlü genel değişim maddesini ifade ederken, sikke belirli bir siyasal otoritenin gücünü temsil eder. Sikkeler ağırlığı önceden ayarlanmış olan, üzerinde sikkeyi darp edip tedavüle çıkartan siyasal gücün çeşitli arma ve işaretlerini taşıyan ufak metal parçalardır. İlk sikkelerin kullanımına şahitlik eden topraklar ise Önasya ve Ortadoğu ülkeleri olmuştur (Tekin, 1997: 13).

İpek Yolunda Ticaretin Başlaması

İpek Yolu terimi, Uzakdoğu kökenli ipek ticaretinden çok daha fazlasını ifade eder. Bu terim zaman içinde Doğu ve Batı arasında yapılan ticaretin özel adı halini almıştır. Bölgede ilk ticari faaliyetler MÖ. 3. Binyıldan itibaren başlar. Orta Asya topraklarında çıkartılan ve Ortadoğu ülkelerine kadar satışı yapılan Lapis lazuli ticareti, bu ticari faaliyetlerin başında gelir (Lapis lazuli: Ender rastlanan lacivert renkli ve değerli bir taş türü). MÖ. 2. Binyıla gelindiğinde Doğu ve Batı arasındaki ticaret yolları bu kez Eski Asur Devleti’nin egemenliğine geçer. İran ve doğusunda Türkmen Sahra’dan elde edilen kalay madeni, Asurlular tarafından Anadolu’ya kadar taşınmış ve kalay bu çağın en önemli ticaret mallarından biri haline gelmiştir. MÖ. 1. Binyılın başlamasıyla birlikte ise yüzlerce km’lik bu ticaret sahasına adını veren “ipek” başrolü almıştır (Moorey, 1994: 95).

İlk Türk Paraları

Neolitik Çağ kökenleri olan fakat Eneolitik Çağ ile güçlenen hayvancılık temelli besin üretimi, İç Asya halklarının temel geçim kaynağını oluşturuyordu.Neolitik Çağ kökenleri olan fakat Eneolitik Çağ ile güçlenen hayvancılık temelli besin üretimi, İç Asya halklarının temel geçim kaynağını oluşturuyordu. Altay-Sayan bölgesinde yapılan arkeolojik araştırmalar, bölge halkının en az son 5 bin yıldan bu yana metali tanıdığını ve kullandığını göstermektedir. Temel ekonomik modelleri hayvancılık olan bu göçebe halklar, aynı zamanda iyi birer madenciydiler. Türklerin metali kullanmaktaki hüneri belki de savaşçı bir halk olmasından kaynaklanıyordu. Ok ucu, kılıç ve hançer üretiminde kullanılan metal; Türk soylu halkların geniş bir metalürji bilgisine sahip olmasını sağladı (Çoruhlu, 2007: 15-17). Üretilen metal eserler, bir süre sonra ticari faaliyetlerde kullanılan temel değişim maddesi haline, yani paraya dönüştüler. Böylelikle savaş sanayinin temelini oluşturan metal, Türk soylu halklara yalnız askeri üstünlük değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik güç de sağlamış oldu.


İlginizi Çekebilir

Üvey annem, babamın mirası üzerindeki haklarımdan feragat etmemi istiyor. Şimdi ne var?

Ne yazık ki geçen Eylül ayında beklenmedik bir şekilde öldü. Ölümcül bir hastalıkla mücadele ediyordu. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.